İktisadi İdari Bilimler Fakültemiz (İİBF) 2023-2024 akademik yılı açılış dersi Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Meclis Üyesi Prof. Dr. Muhsin Kar tarafından verildi.

Sabri Bektöre Konferans Salonunda verilen derse fakültemiz Dekanı Prof. Dr. Tuğrul Kandemir, Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İhsan Cemil Demir ile öğretim elamanları ve öğrenciler katıldı.

“Dünya Ekonomisindeki Güncel Gelişmeler” konulu akademik yıl açılış dersi öncesinde söz alan fakültemiz Dekanı Prof. Dr. Tuğrul Kandemir, Prof. Dr. Muhsin Kar’ın hem akademide uzun süre görev almış hem de ekonomi dünyasında sahada görev almış biri olduğunu belirtti. Kandemir, “İİBF olarak ilk kez akademik yıl açılış dersi yapıyoruz. Kendileri bizi kırmadı ve teşrif etti. Fakültem adına hocamıza teşekkür ediyorum” dedi. Kandemir, “Dersimizin konusu dünya ekonomisindeki güncel gelişmeler olsa da son günlerde çok daha önemli gelişmelere şahit oluyoruz. İsrail devletinin canice gerçekleştirdiği katliamlara şahit oluyoruz. Son olarak Gazze’de bir hastanenin bombalanması sonucu 500’den fazla masum insanın ölümüne şahit olduk. Ben vefat edenlere Allah’tan rahmet diliyor; İsrail devletinin caniliğinin bir an evvel sona ermesini ve sorumluların adalet önünde yargılanarak gerekli cezaları almalarını temenni ediyorum” diye konuştu.

IMF, WB ve WTO

Prof. Dr. Muhsin Kar ise konuşmasında dünya ekonomisindeki güncel gelişmeleri anlayabilmek için dünya ekonomisini şekillendiren ana kurumlar ve bu kurumlar oluşturulurken benimsenmiş felsefe ve anlayışların incelenmesi gerektiğini söyledi. Kar, “İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan yapı üzerinden bir analiz yapıp, o analizle birlikte uygulanan politikaların günümüzde karşı karşıya geldiğimiz ana meydan okumalarındaki nedenleri uygulanan politikaların bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır” dedi. Kar, İkinci Dünya Savaşı sonrasında dünyada pek çok uluslararası örgütünün kurulduğunu belirterek, şu bilgileri paylaştı:

“İkinci Dünya Savaşı sonrası dünyada oluşan yapıda Birleşmiş Milletlerin çatısı altında kurulan ve adının önünde ‘dünya’ olan pek çok kuruluş var. Dünya Sağlık Örgütü veya Dünya Ticaret Örgütü gibi. İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan düzenin genel çerçevesine baktığımızda genellikle sorunların çok taraflı uluslararası kuruluşlar aracılığıyla çözülmesine ilişkin bir temel kabul vardır. Bu kabul insanların eşitliği, özgürlükler, hukukun üstünlüğü ve insan hakları üzerine bina edilmiştir. Piyasaya ekonomisini esas alan, açık piyasa işlemlerini esas alan bu kabulde güvenlik ve iş birliği anlamında iş birliği söz konusudur. Yine liberal demokrasi dediğimiz hem piyasa ekonomisin hem de demokrasinin iç içe olduğu yapıların teşviki ile ilgili hususlar da var.”

Kar, İkinci Dünya Savaşı sonrasında oluşturulan anlayışta parasal iş birliği için uluslararası örgütler kurulduğunu anlatarak, Dünya Bankası (WB), Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Ticaret Örgütü (WTO) bu örgütlerin en çok bilinenleri olduğunu aktardı.

Kar şunları söyledi:

“Bir de parasal iş birliği var. Bu ekonomik düzen kapsamında uluslararası yapının ekonomi ayağı dediğimiz zaman karşımıza 3 tane önemli kuruluş çıkmakta. IMF diye bildiğimiz Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü bu kuruluşlar. Dünya Ticaret Örgütü 1995’de kuruldu ama onun bir arka planı var. Aslında benzer isimli örgüt 1944’de kurulacaktı ancak dönemin bazı güçlerinin anlaşmayı imzalamaları sebebiyle Dünya Ticaret Örgütü şeklinde değil, GATT olarak bilinen Gümrük ve Tarifeler Genel Anlaşması dediğimiz yapı kuruldu. Dünya ekonomisinin genel kurumsal mimarisi bu 3 temel yapı üzerine bina edildi. Bu yapı oluşturulurken İkinci Dünya Savaşı öncesinde yaşanan derin krizler ve sorunlar bir daha yaşanmasın diye ülke ekonomilerinin içlerinde uygulanacak ekonomi politikalarının yönetimi ülkelere bırakılması, uluslararası boyutunda ise bir denge kurulmaya çalışıldı. Bir ülkenin başka ülkeler ile dış ticaret gibi ekonomik ilişkilerinde bir sorunla karşılaştıklarında bu sorunları çözecek mekanizmalar kuruldu. Dolayısıyla iç iktisadi politikalarla dış iktisadi politikalar arasında bir denge gözetilmeye çalışıldı.”

“WTO ticaretin kurallarını belirlemeye çalıştı”

Dünya Ticaret Örgütünün uluslararası ticaretin kurallarını belirlemeye çalıştığını anlatan Kar, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İkinci Dünya Savaşı öncesinde ülkeler çok keyfi ve korumacı politikalar uyguladılar. İsteyen ülke, istediği ülkelere istediği kadar gümrük vergisi veya kota uyguluyordu. Bunların uluslararası ticareti ciddi biçimde engellediği ve bozduğu düşünüldüğü için bunlardan uzaklaşılmaya çalışıldı. Bunun için öncelikle kotaların kaldırılması, gümrük vergi oranlarının düşürülmesi, ‘en çok kayrılan ülke’ argümanın terk edilmesi söz konusuydu. Dolayısıyla bir ülke imtiyaz verdiğinizde Dünya Ticaret Örgütündeki tüm ülkeler de aynı imtiyazlardan yararlanmaya başladılar. Bu uygulamanın sebebi İkinci Dünya Savaşı öncesinde ticarette keyfiliğin çok yıkıcı etkileri olmasına karşı alınan önlem olarak karşımıza çıkıyordu.”

IMF’nin ülkelerin kısa dönemli ödemeler dengesi ve cari açıklarından kaynaklanan krizlere kısa dönemde fon sağlamak için kurulduğunu ifade eden Kar, “Uluslararası Para Fonu ülkelerin kısa dönemli ödemeler dengesi açıklarından, cari açıklarından kaynaklanan krizlere kısa dönemde fon sağlamak için kuruldu. Uluslararası parasal istikrarın ilkelerinde buradan yönetilmeye çalışıldı” dedi.

Dünya Bankası Savaşta Yıkılan Avrupa’nın inşası için kuruldu

Dünya Bankasının kuruluşunda İkinci Dünya Savaşında yıkılan Avrupa’nın yeniden imarını amaçladığını kaydeden Kar, “Avrupa’daki toparlanmanın hızlı olması sebebiyle 1960’larda Dünya Bankasının gündemi doğrudan gelişmekte olan, az gelişmiş ve yoksul ülkeler ile kalkınma olmaya başladı. Burada da amaç proje tabanlı, uzun ve düşük vadeli kredilerle bu tip ülkelerdeki kalkınma sorunlarına katkıda bulunmaktı” diye konuştu.

Kar, şunları belirtti:

“Bu genel anlayışın karakteristiklerine baktığımızda liberal bir anlayışı yansıttığını ve bu kurala dayandığını görürüz. Ancak bu anlayışta kuralları kazananların koyduğu bir düzenden söz ediyoruz. Genelde baktığınızda IMF Başkanı genel olarak Avrupa’dan giderken, Dünya Bankasının başkanlarının ABD’li olduğunu görürüz. Yönetiminde de genel olarak Batı Avrupa ve ABD’nin yer aldığı kuzey ülkeleri olduğunu da söyleyebiliriz. Yıllar itibariyle baktığımızda ticaretin küreselleştiğini ve kotaların kalkması ile dünya ticaretinin arttığını görüyoruz. Üretimin AB veya ABD’den farklı coğrafyalara kayarak bir küreselleşme görüyoruz. Sermayenin küreselleştiğini görüyoruz ki bir ülkeden başka bir ülkeye saniyeler içinde önemli miktarda para aktarıldığını görüyoruz.”

19 Ekim 2023, Perşembe 425 kez görüntülendi